Ekonomimiz üzerine değerlendirme

Share


Osman Öztemur

Bildiğiniz gibi ülkemiz büyük bir ekonomik sıkıntıya girdi. Sebeblerden en önemlileri ödemeler dengesindeki eşitsizlik, kamu harcamalarının yüksek olması, üretim yetersizliği, ithalatın yüksek olması, kur farkları ve hepsinden önemlisi basiretsiz bir yönetim.

Normal şartlarda kurun yüksek olması ekonomi için bir avantaj olması gerekir. Çünkü yüksek kur demek yatırımcı acısından fırsat olarak görülür. Ucuz işgücü piyasası, ucuz hammadde ve Türkiye gibi jeo-politik konumda bir ülke deniz, hava ve kara taşımacılığına uygun her şey lehimizde olması gerekirken neden bu bunalım. Nedeni şu ki hukuk dışı uygulamalar. Yatırımcının ekonomiye değil yönetime güvenmemesi, her gün değişen bürokrat takımı ve hiç değişmeyen tek kişi. Bugün savunulan görüşlerin yarın tam tersi şekilde yerden yere vurulması. Tutarsızlık, beceriksizlik, liyakatsizlik kim daha iyi yapar değil de kim daha sadık diye bir düşüncenin var olması. Kendinize koruma polisi seçerken ya da konutunuz da ev hizmeti yapacak insanları seçerken sadakat belirleyici bir etken olabilir lakin bir ülkeye merkez bankası başkanı seçerken, bir üniversiteye rektör atarken ya da bir bakan görevlendirirken sadakati ön planda tutmalısınız ancak liyakat da öncelikler arasında olmalı.

Bu tür uygulamalar, devlet garantili devasa projeler, hukukun üstünlüğü değil de üstünlerin hukukunun olması, kişilere, kurumlara, şirketlere göre kanun yönetmelik veya kararname çıkarılması ve bütün bu uygulamaların gece yarısı operasyonlarıyla uygulanması, muhalif lidere küfür edilmesi hatta yumruklanması cezasız kalırken herhangi bir bürokrata eleştiri yapmanın ağır şekilde cezalandırılması, muhaliflerin her gün yandaş kanallarda gazetelerde hedef gösterilirken ifade özgürlüğü kapsamına alınıp daha hafif eleştirilerin hapis cezasıyla cezalandırılması, sizden olmayanlara yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü tanınmaması kılık kıyafet cinsiyet ayrımcılığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamaması ve bu yönde atılan tek doğru adımın da geri çekilmesi, gelir dağılımındaki adaletsizlikler, aşırı vergi yükü ve bütün bunların altında nefes almaya, tutunacak bir dal bulmaya çalışan zavallılar yani bizler yani halk.

Beceriksiz yönetimin sorumlusu yalnızca iktidar değildir. Onu bu konuma taşıyan halk, bütün bu olanları önceden göremeyecek kadar kör, gördüğü halde halkı ikna edemeyecek kadar basiretsiz, beceriksiz muhalefet takımı bütün bu işlenen suçların, hukuksuzlukların ortağıdır.

Ne yapmalıyız?

Öncelikle sorgulamalı ve hesap sorabilmeliyiz. Bunu artık bireysel olarak yapmak mümkün değildir. El birliği, iş birliği, güç birliği ile bir araya gelerek, yüreklice, kitlesel olarak hesap sormalıyız

Hukuk önünde herkesin her düşüncenin eşit olması ilk öncelik olmalı. Yöneticiler hesap verebilmeli adil mahkemelerin ve adil yargıçların önünde. Ama daha önce iyi bir eğitim sistemi olmalı, öz güveni olan, sorgulayan, aklını kullanan, hesap sorabilen, hakkını arayan kişilikli, özgür bireyler yetiştirebilmek için.

Düzenli işleyen bir hukuk sistemi ve iyi bir eğitim sistemine sahip olabilirsek o zaman iyi ve güçlü bir ekonomimiz, iyi işleyen bir sağlık sistemimiz, refah düzeyi daha yüksek bir sosyal güvenlik sistemi ve en önemlisi gelecek kaygısı olmayan harika bir kuşağa kavuşuruz.

Aksi takdir de cezaevi yapmakla, açmakla tutuklu gazetecilerle, kadın cinayetleriyle, yapılan hukuk dışı uygulamalarla, küresel sistemden tecrit edilmiş izole bir yasam ve tek düşü yurtdışına gidebilmek olan milyonlarca mutsuz gençle gözüne far tutulmuş tavşan gibi ne yapacağınızı bilmeden kalırsınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.