Türklerin tarihi başkenti: Ötüken
Ötüken neresi, Ötüken Dağı ve yeri arasındaki fark ne, Orhun Irmağı nerede, Orhun Yazıtları burada mı bulunuyor? Ayrıntıları Prof. Dr. Ahmet Taşağıl anlattı.
Günümüzde Moğolistan’ın Arhangay’da eyaletinde bulunan ve Türklerin tarihi başkenti olan Ötüken; Hunlara, Göktürklere ve Uygurlara merkez oldu.
Türklerin ilk başkenti olarak kabul edilen Ötüken’i Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl anlattı.
“Bütün Moğolistan’da en yaşanabilir yer Ötüken”
Ötüken’in bulunduğu Arhangay, Hangay’ın arkası demek.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, bu bölgenin Hangay Dağları’nın arkasındaki yer anlamına geldiğini söylüyor.
“Bütün Moğolistan içinde en yaşanabilir, en verimli veya en sulu topraklara, bol otlara sahip yani hayvancı toplulukların yaşayacağı alan Arhangay eyaleti yani Ötüken. O bölgede Türklere ait binlerce geyikli resim, Orhun Yazıtları, kerek surlar, Hoyt Tamır Yazıtları, kurganlar bulunuyor. Bu yüzden Türklerin tarihi, ilk başkenti diyoruz.”
Türkçe yazıtlarda da Ötüken’in bulunduğu bölgenin önemi anlatılıyor.
Dağın çukurunda kurulmuş bir şehir olan ve günümüzde Ötüken’in ortasında yer alan Çiçeklik şehri, yaşamaya son derece müsait, özellikle kışlamaya yani kışın orada yaşamaya sonra derece elverişli bir alan.
“Orhun Yazıtlarıyla Tonyukuk arasından 400 kilometre mesafe var”
Tonyukuk Yazıtı’nın Orhun Yazıtları’ndan daha uzak bir yerde olduğuna ilişkin Ahmet Taşağıl: “Orhun Yazıtları ile Tonyukuk Yazıtı arasından kuş uçuşu yaklaşık 400 kilometre mesafe bulunuyor. Tonyukuk Yazıtı, Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’dan kara yolu ile 59 kilometre mesafede bulunan bir yerde. Orhun Yazıtları ise Ötüken bölgesinin doğu sınırında yer alıyor.” dedi.
Ötüken’in tarihi ve günümüzdeki konumunun neresi olduğu ilgi duyulankonulardan biri. Ahmet Taşağıl, Ötüken’in yerinin aynı olduğunu vurguladı ve şunları ifade etti:
“Gerek Türk kaynaklarında, yazıtlarında gerekse Çin kaynaklarında anlatılan belge ve bilgilerle bugünkü bizim bildiğimiz Ötüken’in yeri aynı. Bugün haritaya baktığımız zaman Ötüken’i aşağı yukarı belirleyebiliyoruz. Zaten bölgedeki diğer Türk şehirleri; Ordubalık, Baybalık, Karabalasagun ,Kutluk Kağan’ın kurganının bulunduğu yer, geyikli taş, Bayan Çor’un Yazıtı yine aynı bölgede yer alıyor.”
Ötüken Ormanı mı Ötüken Dağı mı?
Çincede “Ötüken Ormanı”na “Ötüken Dağı” deniliyor. Prof. Dr. Ahmet Taşağıl bunun nedenini şu şekilde anlattı: “Çincede Ötüken Dağı denilen bölgeye Türkçede Ötüken yış yani Ötüken Ormanı deniliyor. Bu bölge, diğer bölgelere nazaran daha ormanlık bir alan. Çinlilerin Ötüken Dağı demesinin sebebi; Hangay Dağlar’ının kuzeyinde dağlık bir alan olarak nitelendirmiş olmaları ki bu doğru yanlış değil.”
Peki ya “Ötüken Yeri” kavramı?
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, “Bayan Çor Yazıtı’nda, ‘Gittim çitimi vurdurdum.’ yani, ‘duvarları belirledim ve şehirleri kurdum’ diyor. Ötüken yeri demek de doğru. Ayrıca bu yazıtta verilen bilgilerden hareketle ve diğer Türk şehirlerinin konumlarından dolayı Ötüken’in sınırlarını tespit edebilmemiz mümkün.” dedi.
Orhun Irmağı nerede?
Bize göre bölgenin en meşhur ırmağı olan ve çağlayanından başlayarak Selangayla birleşen ardından Baykal Gölü’ne dökülen Orhun Irmağı, Ötüken bölgesinin doğusunda yer alıyor.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, bölgede yer alan Tamır Irmağı’nı çok önemsediğini: ”Damar anlamına gelen Tamır’da, damarlar gibi küçük küçük ırmaklar birleşir. Bu ırmak boylarının her birinde boy (topluluk) vardır ve onlar da kuzeyde birleşirlerere Orhun’a katılırlar. Ardından Selangay’a ulaşırlar.” dedi.
“Türklerin nüfusu anlatılanlardan çok daha fazla”
Tarihi başkent Ötüken sayesinde Türklerin nüfusu hakkında da bilgi sahibi olabiliyoruz. Çin kaynaklarında Türklerin nüfusu ve asker sayısı olarak bazı rakamlar yer alıyor.
Prof. Dr. Taşağıl, Türklerin nüfusu hakkında, “Zamanında bu rakamların abartıldığını fakat o bölgeyi gördükten ve fark ettikten sonra gerçek anlamıyla Türklerin nüfusunun, kaynaklarda anlatılanlardan çok daha fazla olduğunu gördüm” dedi.
Türklerin taşa yazması
Orhun Yazıtları; Bilge Kağan, Tonyukuk, Kültigin, Hoyt Tamır Yazıtı ve onlarcası…
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Türklerin ellerindeki imkanın taşa yazmak olduğunu belirterek, “Mısırlı papirüsü buldu yazdı, Sümerler kil tabletlere yazdı, Çinliler ipeği buldu bambuya, çubuğa yazdı. Türkler ise üç şeye yazmaya çalıştı. Bunlar; taş, deri ve ağaçlar. Ağaç ve deriler günümüze ulaşamadı ve yok oldu. Ancak taşlar günümüze kadar geldi.” değerlendirmesini yaptı.
Yazıtlardan bize kalanlar
“Yazıtlardan, Türklerin iç dünyasını, şifrelerini öğrenebiliyoruz” diyen Prof. Dr. Taşağıl, yabancı kaynakların Türklerin iç dünyasını aydınlatamadığının, bizlerin bunları ancak Türklerin kendi dilleriyle, kendi kelimeleriyle oluşturdukları cümlelerden anlayabildiğini vurguladı.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl: “Moğolistan, Türk tarihine çok fazla malzeme katan bir yer. Bugün Kuzey Çin’de yani İç Moğolistan’da da Türklere ait çok fazla kurgan, heykel ve eserler olduğunu görüyoruz. Türk kültür tarihinin, ayrıca arkeolojik kalıntılarının ve şehirciliğinin en önemli delillerini bize yaşatıyor ve gösteriyor.” dedi.