HIDRELLEZ

Share

Geleneklerimiz, yüzyıllar boyunca biriktirilen, yaşatılan ve geliştirilen kültürümüzün temelini oluşturur. Milletimizin düşüncesi, hayat tarzı, dünyaya bakış açısı geleneklerimizde ifadesini bulur. Türk kültürünün oluşmasında katkısı olan bu önemli geleneklerden birisi de hiç kuşkusuz HIDRELLEZ geleneğidir.

Hıdırellez Geleneği

Soğuk ve yağışlı geçen kış günlerinden sonra baharın müjdecileri cemrelerin düşmesi, havaların ısınması, toprağın yeşile bürünmesi ile kuş cıvıltıları arasında insanların açık havaya, kırlara çıkmak arzuları; İnsanlarımız arasında Hızır ve İlyas’a atfedilen ulviyet duyulan sevgi ve saygı ile birleştirilerek böyle bir gelenek oluşmuştur.

Bu gelenek insanların bir araya gelip karşılıklı olarak muhabbet ve hürmet duyguları içinde sohbet ederek hoşça vakit geçirmelerine, kırlarda ve mesire yerlerinde birbirlerine izzet ve ikramda bulunarak, aralarındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının kuvvetlendirilmesine vesile olmaktadır.

Hızır günü (Ruz-ı Hızır) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu inanışıyla kutlanmaktadır. Hıdırellez günü halk takviminde (Çoban takvimi) yazın başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Hıdırellez etrafında oluşan gelenekler, inançlar, kutlamalar bir bakıma Nevruz ve diğer baharı karşılama gelenek ve kutlamaları ile karıştırılmaktadır. Bunun nedeni bahar kutlamalarının birkaç önemli gün üzerinde yoğunlaşmış olmasıdır. Bu bakımdan Nevruz, Hıdırellez veya diğer bahar kutlamalarının tamamını herhangi birinin kutlanması sırasında iç içe görmek mümkündür.

Hıdrellez günü, Miladi takvime göre 6 Mayıs, Rumi takvim olarak da bilinen Julyen takvimine göre 23 Nisan günüdür. Hıdırellez günü genellikle 6 Mayıs’ta kutlanmaktadır. Bazı yörelerde 5 Mayıs harefe günü, 6 Mayıs Hıdırellez günü olarak kabul edilmekte ve ona göre törenler düzenlenmektedir.

Rumi takvime göre eskiden yıl ikiye ayrılmaktadır: 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs Günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki, bu da kutlanıp bayram yapılacak bir olay olarak kabul edilir.

Anadolu’da hala bazı yörelere görkemli törenlerle kutlanan Hıdrellez Bayramı insanlık tarihinde çok eski zamanlardan (Ergenekon Destanı zamanından bu yana) beri kutlanmaktadır.

Kökeni;

Hıdrellez bir efsaneye dayanan bir gelenektir. Efsaneye göre Hızır ile İlyas, ölümsüzlüğe erişmiş olan bu iki peygamber Hıdrellez günü buluşup görüşmüşlerdir. Bazı yörelerde 5 Mayıs, bazı yörelerde ise 6 Mayıs’ta kutlanır. Günün adı olan hıdrellez sözcüğü, Hızır ve İlyas isimlerinin birleşmesiyle ortaya çıkmıştır.

Hıdrellezin kökeni hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Bunlardan bazıları Hıdrellezin Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine ait olduğu; bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu yolundadır. Hıdrellez Bayramı’nı tek bir kültüre mal etmek doğru olmasa gerek.

İlk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Yunanistan ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle ilgili bazı tanrılar adına çeşitli tören ve ayinlerin düzenlendiği görülmektedir. Bazı kaynaklarda, yaklaşık 5 bin yıldır kutlandığı bilinen Hıdrellez geleneğinin, İbraniler aracılığıyla Suriye ve Mısır üzerinden Eski Yunanistan’a, buradan da Anadolu’ya geçtiği de söylenmektedir.

Bir başka görüşe göre; Türklerin Orta Asya’dan getirdikleri Nevruz Bayramının başkalaşmış ve İslamlaşmış şeklidir. Bu görüşe göre; Nevruz Bayramı kutlaması Anadolu Türkleri arasında önemini kaybetmiş olmasına rağmen Hıdrellez eskiden beri daha yaygın olarak kutlanmaktadır.

Bilinen bir gerçek Hıdrellez Bayramı, Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ve Türklerin, 11. asır sonları ile 12. asır başlarında Anadolu’ya geldiklerinde, beraberlerinde hıdrellez âdetini de getirdikleridir. İslam coğrafyasına bakıldığında Hıdrellez gününün yoğunlukla Türkiye’de kutlanıldığı görülmektedir.

Türk kültürü dışında başka kültürlerde de görülen bahar ve yaz bayramı geleneğinin temelinde, tabiatın canlanması, kışın sona ermesi ve canlanan tabiatın sevinçle karşılanması yatıyor. Türk kültüründe derin izleri bulunan bu gelenek, binlerce yıldan beri, gelişerek ve zenginleşerek devam etmektedir. Hıdrellez kutlamaları günümüzde eski canlılığını yitirmişse de Ülkemizin bazı yörelerinde genellikle köy ve kasabalarda yaşatılmaktadır.

Türkiye’de Hıdrellez Bayramını kutlandığı (6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi)) tarihinde Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler ise St. Georges Günü olarak kutlamaktadırlar.

Baharın gelişi ve doğanın canlanması insanlar tarafından bayramlarla kutlanması gereken bir durum olarak algılanmıştır. Böylece bir bahar bayramı olan Hıdrellez evrensel bir nitelik kazanmıştır.

Hızır;

İnanışa göre, Hızır; hayat suyu [ab-ı hayat] içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; zaman zaman özellikle de baharda insanlar arasında dolaşarak zor düşmüşlere yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında ermiş bir ulu ya da bir elçidir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, bir kişiye verilen addan çok, baharın, baharla vücut bulan taze hayatın simgesidir.

Hızır inancının yaygın olduğu ülkemizde Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları şunlardır:

  • Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze hayatın sembolüdür.
  • Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir;
  • Uğur ve kısmet sembolüdür, İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder;
  • Kalbi temiz, iyiliksever, Allah’a inanan insanlara daima yardım eder;
  • Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik getirir;
  • Dertlilere derman, hastalara şifa verir;
  • Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar;
  • Mucize ve keramet sahibidir;

Hızır, bu nitelikleriyle mitoloji dünyasının, kendilerine üstün yetenekler atfedilen tanrılarını hatırlatmaktadır.

Hıdrellez Bayramı;

Mevsimlik bayramlarımızdan biri olan Hıdrellez, Eskisi kadar yaygın olmasa da bazı yörelerimizde yaygın ve etkin bir biçimde kutlanmaktadır. Büyük şehirlerde daha az olmak üzere, kasaba ve köylerde kutlanan Hıdrellez için önceden hazırlıklar yapılır. Bu hazırlıklar;

Ev, üst baş temizliği, giyim, yiyecek ve içecek hazırlıkları bunların başlıcalarıdır,

  • Hıdrellez gününden önce evler baştanbaşa temizlenir, bağlar, bahçeler temizlenir, Çünkü temiz olmayan evlere Hızır’ın uğramayacağı düşünülür,
  • Kıştan kalan her türlü fazlalık ortadan kaldırılır,
  • Evler badana edilir,
  • Aile bireylerine, özellikle çocuklara Hıdrellez günü giyilmek üzere yeni elbiseler, ayakkabılar alınır,

Yiyecek-içeceklerle ilgili hazırlıklar yapılır.

Hıdrellez Bayramı bolluk, bereket, sağlık, şifa, talih, kısmet açma, mal, mülk ve özellikle ev istekleriyle ilgili dualar, yakarışlar ve değişik ritüellere başvurulmasıyla ayrıca renk kazanır.

Hıdrellez, Anadolu’nun değişik yörelerinde değişik adetlerle kutlanır. Ama genelde birlikte yemekler yenilerek, çeşitli oyunlar oynayıp eğlenilerek, coşkuyla kutlanan bir gündür.

Bu günde icra edilen şölenler, eğlenceler, eski devirlerde aynı zamanda evlenme yaşına gelmiş genç kız ve erkeklerin birbirlerini görüp beğenmelerine de imkân vermekteydi. Dolayısıyla hıdrellez merasimlerinin geleneksel Türk toplumlarında sosyal iletişim aracı gibi kullanılma işlevi de bulunmaktaydı.

Anadolu’nun bazı yerlerinde Hıdrellez günü yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme âdeti vardır. Kurban ve adaklar “Hızır hakkı” için olmalıdır. Zira bütün bu hazırlıklar Hızır’a rastlamak amacına yöneliktir.

Hıdrellez kutlamalarında bazı adetler mutlaka yerine getirilir. Zira halk muhayyilesinde bunlarla ilgili birtakım inanışlar oluşmuştur. Geleneğin yaygınlık kazanması ve aralıksız olarak yüzyıllardır devam etmesine sebep olan başlıca inanışlar;

  • Sağlık-şifa,
  • Bereket, bolluk,
  • Uğur-şans,
  • Mucize- keramet,
  • Talih ve kısmet

arayışı ve beklentileri bunlardan öne çıkanlardır.

Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır ve değişik inanışlar vardır.

Hıdrellez Günü Uygulamaları ve Hıdrellez İnanışları;

  • Türbelere gidilip, adak ve kurbanlar kesilir,
  • Türbelerde ve diğer kutsal yerlerde, hali vakti yerinde olanlar, fakirlere ziyafet verirler,
  • Komşulara yedi çeşit çerez dağıtılır,
  • Hıdrellez günü, açların doyurulması, dargınların barıştırılması, üzüntülü olanların sevindirilmesine çalışılır,
  • Hıdrellez günü için önceden ekmek pişirilir ve parçalanmadan sofraya konan “tam ekmek” ailenin bütünlüğünü simgeler,
  • Hıdırellez gününe dair yaygın inançlardan biri de “Mayasız Yoğurt Çalma” geleneğidir. Hıdrellez günü maya kullanmadan yoğurt çalınır. Yoğurdun tutması halinde eve Hızır’ın uğradığına inanılır,
  • Hıdrellez günü, güneş doğmadan kalkılır. İnanışa göre, geç kalkanlar, şafak vakti evleri dolaşan Hızır’dan nasiplenemezler.
  • Ellere ve ayaklara kına yakılır. ( kadınlar )
  • 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan akşam, soğanın yeşermiş yapraklarından ikisi aynı anda aynı boyda kopartılarak her biri için niyet tutulur. Hıdrellez günü bu yapraklardan hangisi daha çok uzarsa, o niyetin gerçekleşeceğine inanılır,

Dilek, Bolluk, Bereket İnanışları;

  • Nişanlı çiftler, Hıdrellez günü ağaçlı, sulak yerlerde dolaşıp piknik yaparlarsa, kısmetleri bol olur,
  • Hıdrellez gecesi bereket gelsin diye yiyecek ambarlarının, torbalarının, para keselerinin ağızları açık bırakılır kapatılmaz,
  • Hıdrellez öncesi, 41 karınca yuvasından alınan toprak, ev halkının para cüzdanına az miktarda konursa, o eve bolluk ve bereket gelir,
  • 6 Mayıs günü sabahı, gün doğmadan sokak kapısı sonuna kadar açılırsa, Hızır eve girer, bolluk bereket getirir,
  • Gül ağacının dibine altın bağlanırsa, o yıl ürün bol olur,
  • Yılın bolluk ve bereket içinde geçmesini isteyen kişi, şafak vakti gül ağacının dibine özel eşyasını bırakır,
  • Seher vakti, bir akarsu kenarında çamurdan ev yapılır, içerisine buğday doldurulursa, o yıl mahsul bol olur,
  • Kadınlar, başlarına çimen yeşili örtü örtünürlerse, o yıl, bol yağmurlu ve bereketli geçeceğine inanılır,
  • Yağ ve ayran yapılan yayıklar, yeşil dal ve yapraklarla süslenirse, o yayıkta yayılan mahsul bereketli olur,
  • Gece 12 den sonra ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimselerin, abdest alarak;   isteklerini maket, resim, yazı, eşya olarak gül dalına asmaları, gül dibine bırakmaları ve sabah ezanı okunmadan abdest alarak geri almalarıçok inanılan ve uygulanan inanışlardandır,
  • Benzer şekilde dilekler kırmızı kurdeleye bağlayıp gül ağacına asılır. Bir yıl boyunca dileklerin yerine gelmesi beklenir,
  • Hıdrellez sabahı, gün doğmadan bir kâğıda yazılan dilek akarsuya atılırsa, o yıl gerçekleşeceğine inanılır,

Sağlık ve Şifa ile ilgili İnanışlar;

  • Baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti, kuzu etiyle hazırlanmış yemekler ya da kuzu ciğeri yeme âdeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır,
  • Hıdrellezden birkaç gün önce kırlardan toplanan 41 çeşit çiçek, bir kapta su içine konur, kaynattıktan sonra şifa niyetine bu su içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine inanılır,
  • 41 çiçekten alınan yeşil yapraklar, bir kaptaki suya atılır. Yüzünde sivilce olanlar, bu su ile yıkanırlarsa, sivilcelerden kurtulacaklarına inanılır,
  • Soğan kabuğu ile kaynatılan yumurta çocuklara yedirilirse, şifa kaynağı olur,
  • Hıdrellez günü gözlerine sürme çeken kızların o yıl, başları ağrımaz,
  • Boyu kısa olan çocuk veya gencin başına bir oklava ile vurulursa, o yıl içinde boyu uzar,
  • Yılı sağlıklı geçirmek amacıyla Hıdrellez gecesi göl ve akarsulara girerek yıkanmak kırlarda yakılan ateşlerin üzerinden atlamak, yeşil otların üzerinde yuvarlanmak gibi davranışlara da başvurulur,
  • Hıdrellez gecesi bütün sulara nur yağacağından o gece suya girmenin her türlü hastalığa karşı bağışıklık sağlayacağı inanılır,
  • Akşam sağlık-sıhhat dilek dilenerek ateş yakıp üstünden 3 defa atlamak yine şifa niyeti ile yerine getirilen gelenektendir,
  • Hıdırellez’de salıncakta sallanmayanın o yıl çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşabileceğine inanılır. Salıncakta sallanma bir bakıma ateş üzerinden atlama şeklinde o yıl için sağlık ve sıhhat dileği geleneği ile aynıdır. Hastalıkların, dertlerin sallanma sırasında döküleceğine inanılır.
  • Hasta ve yaşlılar, 5 Mayıs akşamı çimenler üzerinde yuvarlanırlarsa şifa bulurlar.

Kısmet, Evlilik,  Çocukla ilgili İnanışlar;

  • Evlenmek isteyen kızlar, Hıdrellez günü, kimliklerini belli etmeden, kıbleye bakan dokuz komşu kapısını çalarlarsa, o yıl kısmetleri açılır,
  • Herhangi bir kaba su konularak etrafına kızlar oturtulur. İple bağlanan pamuk topağı iğneye takılıp suya atılır, pamuk topağı hangi kızın önünde durursa, o kız diğerlerinden önce kocaya varır,
  • Evlenme çağına gelen genç kız, Hıdrellez günü yaptığı tuzlu çöreğin yarısını yer, diğer yarısını da dam veya duvar üstüne bırakır. Kargalar, bu çöreği alıp hangi evin bacasına götürürlerse genç kız o eve, uzağa götürürlerse uzağa gelin gider,
  • Kısmeti kapalı kızlar için Hıdrellez günü, kilit açma pratiği uygulanır. Tanıdık yedi evden alınan yedi anahtar, evde kalmış kızın eline verilir. Kız, hiç kimseyle konuşmadan içinden dualar okuyarak bu yedi kapıyı anahtarlarla açarsa, kısmeti bir yıla kalmaz açılır,
  • Kısmetinin açılmasını isteyen genç kız veya delikanlı, sabah namazından önce kıbleye bakan yedi çeşmeden su içerse, o yıl evlenir,
  • Yıl içinde kısmetinin açılıp açılmayacağını öğrenmek isteyen genç kız, tomurcuk halindeki bir çiçeği, suyun içine koyar, ertesi gün tomurcuk açılırsa, kısmeti açılır,
  • Bekâr kızın çeyizinden bir parça gül ağacının altına konur. Genç kız rüyasında kimi görürse, onunla evlenir,
  • 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan akşam, soyduğu elmayı, yastığının altına koyup yatan genç, gece rüyasında evleneceği kızı görür,
  • Evlenmek isteyen delikanlı, özel bir surette hazırlanmış tuzlu çöreği 5 Mayıs akşamı yiyerek gece uykusuna yatarsa, rüyasında evleneceği kızı görür,
  • Çocuğu olmayanlar, 5 Mayıs günü akşam ezanından sonra kutsal bilinen bir ağaca al – yeşil yazmalar bağlarlar. Sabah gün doğmadan yazmalara bakılır. Kaybolanların sayısı kadar çocuk olacağına inanılır,
  • Çocuğu olmayan kadın, 5 Mayıs akşamı abdest alıp namaz kıldıktan sonra, bezden yaptığı bebeği, gül ağacının dibine koyarsa çocuğu olur,
  • Hıdırellez’de uygulanan en önemli törenlerden biri de “niyet oyunu” dur. Genç kızların talihlerini açmak, kısmetlerini belirlemek için uygulanmaktadır. Oyun bölgelere göre; İstanbul ve çevresinde “baht açma”, Denizli ve çevresinde “bahtiyar”, Yörük ve Türkmenlerde “mantıfar”, Balıkesir ve çevresinde “dağara yüzük atma”, Edirne ve çevresinde “niyet çıkarma”, Erzurum’da “mâni çekme” adı verilir benzer şekilde “niyet çekme”, “baht çömleği”, “bahtıbar” gibi değişik isimler de almaktadır,

Baharda, doğanın ve tüm canlıların uyanmasıyla eş anlamlı olarak insanların da talihlerinin açılacağı inancıyla, şanslarını denemek için; Hıdırellez’den bir gece önce bahtını denemek ve kısmetlerinin açılmasını sağlamak isteyen genç kızlar yeşillik bir yerde veya bir su kenarında toplanırlar. Bir testi ile getirilen su çömleğe konulur. Su dolu çömleğin içine herkes nişanını atar. Bu genellikle yüzük, küpe vs. işaretler yanında fesleğen, nane, mantuvar çiçeği de olabilir. Çömleğin üzerine bir kilit konulur ve usulen kilitlenir, üstü bir örtü ile örtülerek bir gül ağacının dibine bırakılır. Kızlar sabah erkenden çömleğin yanına giderek sütlü kahve içip ağızlarının tadının bozulmaması için dua ederler. Ardından niyet çömleğinin açılmasına geçilir. Kilit açılır ve bir kişi, niyetleri çekmeye başlar. Bu arada maniler okunur. Her mani işareti çıkanın bahtına kabul edilir. Oyun işaretler bitinceye kadar devam eder. Oyunda söylenen manilerde ümit, neşe, metanet, aşk, sevgi, şefkat, iyilik, kardeşlik, gurbet, vatan sevgisi gibi temalar görülür.

Hıdırellez’e özgü bu uygulama temelde bu şekilde yapılmakla birlikte, diğer inanış ve uygulamalar gibi yörelere göre bazı farklılıklar da gösterebilmektedir. Son zamanlarda ise bu tören yalnızca evde kalmış kızların kısmetini açmak amacıyla yapılmaktadır.

Kutlama Mekânı;

Hıdrellez şenlikleri genellikle günün anlamına uygun yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında yapılmaktadır. Geleneğe uygun olarak Anadolu’nun birçok bölgesinde “Hıdırlık” denilen mesire yerleri mevcuttur. Bu bölgelerde mezarlık, yatır vb. gibi çevre halkınca mukaddes kabul edilen, adak adanan veya bez, çaput bağlamak gibi geleneklerin sergilendiği yerlerde görülmektedir.

Hıdrellez Yasakları

Anadolu’nun pek çok yöresinde, temizlik yapma ve yemek pişirme işleri, Hıdrellez Günü’ne bırakılmaz, birkaç gün öncesinden yapılır. Bugün yeme, içme ve eğlenme dışında hiç bir iş yapılmaz.

  • Süpürge tutulmaz, çünkü süpürge tutanların o yıl, sıkıntılı işlerinin çok olacağına inanılır,
  • İğne iplik ele alınmaz ve dikiş dikilmez. Hıdrellez Günü eline iğne iplik alıp dikiş dikenlerin, o yıl boyunca kötülüklerle karşılaşacakları inancı yaygındır,
  • Bu günü evde geçirenler, Hızır’ın ağaçlı, yeşillik ve sulak yerlerde dağıttığı nasipten yararlanamazlar. Bunun için Hıdrellez gününü evde geçirmek iyi sayılmaz,
  • 5 Mayıs akşamı evlenme çağına gelmiş kızlara bulaşık yıkattırılmaz,
  • Hıdrellez günü un elenmez ve ekmek yapılmaz,
  • Yeşil ot, dal veya çimen koparılmaz,
  • Çiçek toplanmaz,
  • Bağ ve bahçelerde çalışılmaz, tarlaya gidilmez,
  • Hıdrellez günü akşama kadar un kabına veya hamur tahtasına el sürülmez,
  • Eve kuru çalı-çırpı götürülmez,
  • Hıdırellez’de içki içilmez, kumar oynanmaz,

 

Son söz olarak, Anadolu’da bazı yörelerde hâlâ görkemli törenlerle kutlanan Hıdrellez Bayramı insanlık tarihinde çok eski zamanlardan beri kutlanmaktadır. Farklı zamanlarda, farklı isimler altında kutlansa da Hıdrellez motiflerine pek çok yerde rastlamak mümkün olmaktadır.

Ancak birçok köklü geleneğimiz gibi Hıdrellezde ne yazık ki teknolojik gelişmelere, yeni hayat tarzına ve alışkanlıklara yenilerek unutulmakta/unutturulmaktadır yok olup gitmekte kaybolmaktadır. Diğer pek çok güzel geleneğimiz gibi tarihin çöplüğünde kendine yer aramaktadır.

Ülkemizde yapılan kutlamalar da daha ziyade bir grubun inisiyatifindeymiş (Romanların, Hıdrellez = Roman kutlamaları olarak algılanır olmuştur.) gibi lanse edilmekte sadece onların bayramı gibi gösterilmekte ve bilhassa medyamız Hıdrellez kutlamalarını verirken sadece bu toplulukları öne çıkararak bu yönde bir algının oluşmasına hizmet etmektedir.

Hıdrellez 40 – 50 yıl önce Ülkemizin her köşesinde çok geniş katılımlarla coşku ve heyecan içinde, Bayram havasında kutlanırken bu gün ne yazık ki bunlardan eser kalmamıştır. Çocukluğumda hatırlarım benim köyümde de(Samsun, Derecik – Mübadil köyü) ırmak kıyısında asırlık kavlağan(çınar) ağaçlarının altında (bazen da köyün içinde harman yeri veya aran yolunda(tütün kurutulan alan)) kutlanırdı. Bir yanda büyük salıncaklar hazırlanır salıncaklarda sallanılır, uçurtmalar havalanır, çiçeklerden taçlar yapılır, ip atlanır, yakan top oynanırdı… Bir yanda kazanlar kurulur,  “gölle” kaynatılır (haşlanmış kuru mısır), yaygılar serilir, sofralar kurulur, Allah ne verdiyse hep beraber paylaşılır yenirdi. Diğer yanda türküler, maniler eşliğinde genç kızlar oyun oynar, delikanlılar seyreder, sabahın köründen akşamın karanlığına kadar eğlenceler, gülüş kakış içinde, neşeyle, coşkuyla Hıdrellez kutlanırdı.

Benzer eğlence ve kutlamalar Dini Bayramlarımızda da yapılırdı. Ama bugün hepsi yok olup gitti yavaş yavaş hafızalardan da kaybolmaktadır, acaba kaçımız bu günleri hatırlayabiliyoruz? Hatırlasak ta detaylandıra biliyoruz? Daha acısı eksikliklerini hissediyoruz…

Yük Müh. Hüseyin ÇAKIR, 6 Mayıs 2016, ANKARA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.