Ben Değil, Biz Olabilmek

Share

Ben Değil, Biz Olabilmek

Geçen hafta bir haftalık zorunlu bir kış tatili yaptım, Samsundaydım. Fırsattan istifade eş dost, akraba birtakım ziyaretlerde bulundum, bazı ev, büro, iş yeri, cemiyet ve teşkilatlara uğradım sohbet muhabbet derken faydalı da oldu bazı acı tespitlerimizde…

İnsanlarımızda hayatımda görmediğim kadar yılgınlık, karamsarlık ve güvensizlik görmemiz ilk değerlendirmemiz. Hangi görüşten, hangi partiden, hangi yaştan olursa olsun burası ortak nokta. Hangi yaştan olursa olsun dedim aklıma geldi gittiğimiz cemiyetlerde, teşkilatlarda ve belirli konuların tartışıldığı ortamlarda pek genç ve kadın ile karşılaşamadık bu ikinci tespit.

Ortak tartışma konusu malum… Anayasa değişikliği, konu ortak ama tavırlar çok farklı ama bir ortak nokta da okuyup tartışan yok gibi, konuyu takım tutar gibi tartışıyor, karşımızdakini hemen ahin ilan ediyoruz, hoşgörü tartışma kültürü ve birbirimize saygı hak getire…

Birimizin siyah dediği diğerine göre beyaz arada başka ton yok… Ani şöyle hesap ettim tartışmaya girenlerin tavrına bakarsak karşılıklı ithamlardan dolayı ülkenin yüzde sekseni ahin…

Bazı üzüldüğüm ve etkilendiğim örnekler vereceğim, bir teşkilatımıza uğradım topu topu yedi kişi. (haftalık rutin toplantı yapılan gün) Bazıları geçmişte başkanlık yaymış veya yönetimde bulunmuş ve şimdi görevli beş kişi birde ben ve oraya gideceğimi söylediğim ve sohbete katılmak için gelen bir arkadaş yaş ortalaması 55 in üzerinde bir tane genç yok tartışma konusu aynı.

Davetli olarak seksen yüz kişilik katılım olan bir cemiyete misafir olarak katıldık. Manzara aynı, insanların geleceklerinden ve Ülkenin geleceğinden kaygı, güvensizlik, belirsizlik korkuları aleni, çıkış yolu aranıyor ama yaş ortalaması yine aynı elli beş altmış, kadın yok, gençler yok…

Yine başka bir mekanda bir dernekte 55-60 kişilik bir sohbet, konu farklı ve konuşmacı çok değerli tarihi bir şahsiyet ve görüşleri ile ilgili bilgiler aktarıyor, dikkat ve ilgi çok iyi ama yine gençler yok…

Başka ziyaret ettiğim bir mekan gençliğimize ait, gençlerimizin geleceğimizin var olacağı bir mekan çok iyi haberler ve gelişmelere şahit oldum çok sevindim ancak bir şey, mekana girerken insanın burnunu sızlatan sigara kokusu içimi yaktı çok üzüldüm… Malum havalar soğuk ama gençlerin sigara tutkusu beni üzdü…

Çok önemli bir husus biz gençlerimizin ilgisini çekebilecek ortamları oluşturamıyoruz ya da gençler bizden ümidi kesti ilgi alanları çok farklı. Ya da kuşak çatışması/uyumsuzluğu dedikleri bu olsa gerek… Yani geçmişi, anı ve geleceği bir potada buluşturamıyoruz… Ortak kaderimizi birlikte belirleyemiyor, yönlendiremiyoruz…

Sonuç olarak ne yapabiliriz ne yapmalıyız;

Bizler tartışmalarımızı okuyarak, bilerek ve karşılıklı saygı sevgi ve hoşgörü ortamında yapabilirsek, sıkıntılarımızı, problemlerimizi, inandıklarımızı böyle bir ortamda anlatıp savunur ve birbirimizi kırmadan, dökmeden ortak çözüm yolu arayıp bulabilirsek BİZ oluruz GÜÇ oluruz. Aksi tutum ve davranış takım tutar gibi, fikir tartışması yapar karşımızdakini peşinen ahin kabul edip tartışmaya girersek sadece birbirimizi kırar döker, BEN olarak ve bir HİÇ olarak kalırız.

Biz ancak kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla birbirimiz anlar, bir ortak akılda buluşabilir, hep birlikte Ülkenin geleceğine sahip çıkar ve sıkıntılarımızı paylaşır çözüm yolları ararsak başarılı olur, MİLLET oluruz.

Teşkilatçılık yapacaksak ta, dernekçilik yapacaksak ta, particilik yapacaksak ta BİZ olarak, BİR olarak, BÜTÜN olarak yaptığımız kadar, yapabildiğimiz kadar başarılı oluruz. Çözüm BEN değil BİZ olmaktan geçer…

Önümüzde yapılacak olan referandumun partilerin, particilerin yarıştığı, sıradan siyasi bir seçim değil Ülkenin geleceğinin oylanacağı bir oylama olduğunu unutmadan ve bir birimiz kırmadan, dökmeden; okuyarak, anlayarak ve karşılıklı saygı ve sevgiyi kaybetmeden sonuçlandırmalıyız. Yoksa sonunda kazanan olmayacak hep beraber kaybedeceğiz…

Kişiye endeksli kalmadan takılmadan, sadece kendi geleceğimizi değil, çocuklarımızın, torunlarımızın, Milletimizin ve Ülkemizin geleceğini oy layacağımızı aklımızdan çıkarmadan hür irademizle kararımızı korkmadan vermeliyiz;

Çünkü KORKUNUN KENDİSİNDEN BAŞKA KORKULACAK bir tarafı yoktur…

Çaresizseniz ÇARE sizsiniz…

Saygılarımla…

Hüseyin ÇAKIR, ANKARA, 03.02.2017

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.