18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitler Günü

Share

Çanakkale, bizim için bir coğrafi bölgenin adı değil, her karış toprağı şehit kanlarıyla yoğrulmuş dünyanın en büyük şehitliğidir.

Çanakkale, yalnızca bir ordunun muazzam direnişi, can pahasına mücadelesi değil, binlerce yılda karılmış, yoğrulmuş asil Türk milletinin, maddi ve manevi bütün güçleri ile gerçekleştirdiği bir var oluş savaşıdır.

Çanakkale, dönemin bütün küresel güçlerine karşı, toprağından bir karış bile vermemek için, kanı ve canı ile vatan topraklarını mühürleyen Türk milletinin asalet mücadelesidir.

Çanakkale, son vatanımıza göz diken, dünyanın en büyük birleşik deniz gücünü, milli gurur, memleket sevgisi ve sarsılmaz bir inanç ile mağlup eden on binlerce Türk gencinin kahramanlık destanıdır.

Çanakkale, Müslüman Türk’ün, iman ve azminin, güç ve kuvvetinin test edilmiş bir vesikası; duanın, direncin, dirilişin, dirayetin, devleşen feragat ve faziletin hiç şüphesiz zirvesi; mağrur ve zalim bir gücün, hakkın karşısında mağlubiyeti ve maddenin mana önünde ezilip yok olmasıdır.

Çanakkale, ruhun maddeye, imanın insan iradesine, vatan sevgisinin işgal zihniyetine üstünlüğünü haykıran ve ilelebet haykıracak olan bir menkıbenin adıdır.

Çanakkale,  barutun inanç; çeliğin itaat; silahın millet; topun cesaret karşısındaki iflasının ilanıdır. İnancın gülleye, imanın ateşe ve vatan sevgisinin mermiye galebe çalmasıyla şekillenmiş ve tescillenmiş bir destandır.

Buğday kırığından yapılmış çorbalarla öğün geçiren, çamur barınaklarda kalan, içecek su, yiyecek ekmek, giyecek ayakkabı bulmakta zorluk çeken kahramanların imkânsızlıklar karşısında asla pes etmemesidir.

Çanakkale, ardı ardına kaybedilen savaşların, yaşanan bozgunların ve terk edilen toprakların etkisi ile sarsılan maneviyatın yeniden kazanıldığı, Türklüğün uyandığı bir öze dönüş hareketidir.

Çanakkale; birliğin ve beraberliğin şehit kanlarıyla bestelenmiş ve gönüllere emanet edilmiş nağmesidir.

Kardeşliğin, kadirşinaslığın, kader ortaklığının ve binlerce yıllık kardeşliğin ete ve kemiğe bürünmüş halidir.

Çanakkale; Samsun’lunun,  Manastır’lının, Yozgatlı’nın, Halep’linin, Iğdırlı’nın, Erzurumlu’nun, Diyarbakırlı’nın, Rizeli’nin, Edirne’linin, Sinoplu’nun, Antalyalı’nın, Balıkesirli’nin, Antep’linin, Sakaryalı’nın, Kerkük’lünün, …, kefensiz bedeniyle bir araya gelip koyun koyuna yattığı yer; ve göz nuruyla, alın teriyle hiç düşünmeden tutuşturduğu bağımsızlık meşalesidir.

Çanakkale, Türk’e biçilen kefeni yırtmak için, canını Allah yolunda feda eden, kanlı gömleğiyle kara toprağa giren on binlerce kınalı şehidin muhteşem destanıdır.

Çanakkale dünyaya vurulmuş Türk damgasının asla silinmeyecek izlerinden bir tanesidir.

 

Çanakkale’yi geçilmez yapan, Çanakkale’yi yenilmez kılan ve Çanakkale’yi zirveleştiren Türk milletinin bağımsız yaşama duygusu, esarete tahammülsüz tutumudur.

Geçmişte Vatan savunması için bedenlerini siper eden asil millet evlatları birlik, beraberlik ve dayanışma şuuruyla Çanakkale’yi geçilmez yapmışlardır. En modern silahlar, en ileri savaş araçları, teknolojinin tüm imkân ve kabiliyeti Çanakkale’de tel tel dökülmüş, düşmanca niyetler denizin dibine gömülmüştür.

101 yıl önce iman kurşununun, havada küfür kurşunuyla çarpışarak, vatanın bağrına saplanmasına geçit vermeyen mücadele azmi esas manasından hala bir şey kaybetmemiştir.

Ancak cennet vatanımız üzerinde kirli hesap yapmayı bırakmayanların hala anlayamadıkları meseleyse, binlerce yıllık kardeşlikte karar kılmış olan Milletimizin Allah’ın izniyle bölücü, yıkıcı plan ve hesaplara fırsat vermeyeceği gerçeğidir.

Bir asır evvel hayâsızca kazılan işgal çukurları şehit kanlarıyla örtülmüş, karanlık plan ve projeler Çanakkale’nin manevi havasında boğulmuştur.

Dün Çanakkale önlerine kadar gelme cüreti gösteren emperyalist caniliğin bugünkü kuklaları yine hendeklerle, yine çukurlarla, yine bombalarla, yine vatan evlatlarına ateş ve ölüm yağdırarak sonuç alacaklarını sanmaktadırlar.

Devletiyle bütünleşen aziz Milletimiz yıkım lobilerine, çözüm ve çözülme meraklılarına, şehirlere konuşlanan eli silahlı insan artıklarına geçit vermeyecektir.

Bizler bu eşsiz, dua ve şükranla andığımız mücadele ruhunun mirasçıları emanetin takipçileriyiz.

Asırlarca topraklarımızda gözü olanlar, asırlarca Türklüğü silmeye ve sürmeye çırpınanlar, Çanakkale’de millet gücüyle, iman kudretiyle ve milliyetçi heyecanlarla kalbura çevrilmiş, yerle bir edilmiş ve yerin dibine geçirilmiştir.

Teslimiyetçiler Çanakkaleyi anlamayacaklardır.

Çözümcüler, bölücüler, eş başkanlar, teröristler ve elbette hainler Çanakkaleyi göremeyecekler ve bilemeyeceklerdir.

“Çünkü Çanakkale, Türk Milletinin nabız atışı, can evi, vicdan senedi, şah damarıdır.

Çünkü Çanakkale, tek dişi kalmış canavarın kuyruğunu kıstırarak def olup gittiği yerin adıdır.

Çünkü Çanakkale, kınalı kuzuların şehadet ipine sımsıkı sarılarak, asalet, fazilet, ahlak, maneviyat ve vatan mücadelesi verdikleri mehabet dolu hatıraların toplamıdır.”

Ne mutlu ki, büyük Türk Milleti, vatanı, devleti, inancı ve hürriyeti uğruna canını feda edebilecek müstesna evlatlarını bağrında yetiştirebilmektedir.

Yüce dinimiz bu “canından vaz geçme”, “ varlığını kutlu değerler adına terk etme” halini “Şehadet” olarak tanımlamış ve Cenab-ı Allah bu uğurda can verenlerin asla ölmeyeceğini müjdelemiştir.

Aziz şehitlerimizi, kıymetli yapan, onları kaybetmenin üzüntüsünü yüreklerimizde bir nebze olsun hafifleten ve bizleri teselli eden duygular da “Şehit” olmanın bu çok özel anlamında saklıdır.

Neye mal olursa olsun, şehitlerimizin emaneti bu aziz vatan ilelebet var olacaktır.

Ecdadımızın kutlu bir mirası olan, asırlar içindeki kardeşlik, kaynaşma ve kucaklaşma hasletleriyle yükselen Türk Milleti bölücü ve yıkıcı mihrakların keyfine bırakılmayacaktır.

Çözülmeye karşı çare Çanakkaledir, bölünmeye ve dağılmaya engel Çanakkale ruhudur.

İlhamımız Çanakkaledir, itibar ve iddiamızın dayanağı muhterem şehitlerimizdir.

Bu düşüncelerle Çanakkale Deniz Zaferinin 101. yıl dönümünde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; milli ve manevi değerleri uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi; manevi huzurlarında rahmetle, minnetle, hürmetle ve sadakat hisleriyle yâd ediyor, Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz.

Hüseyin ÇAKIR, 18 MART 2017, ANKARA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.