Barış Doster

21 Nisan 2021 Çarşamba

İki gün sonra, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da içimiz buruk. Çünkü salgın hastalığa karşı alınan önlemler nedeniyle evlerdeyiz. Coşkumuz caddelere, meydanlara taşamayacak. Fakat yine de ulusal egemenliğin derin ve devrimci anlamını düşüneceğiz. Küçüklerin büyük bayramını, çocuklar gibi sevinerek kutlayacağız hepimiz.

Ulusal egemenlik; çok yönlü, çok boyutlu bir kavram. Tarihi, siyasi, hukuki, coğrafi, iktisadi, felsefi boyutları var. Devlet, ülke, vatan, millet, bayrak, iç pazar, gümrük, dış politika deyince aklımıza egemenlik geliyor. Konunun duygusal, kültürel, toplumsal yönleri de var elbette. Laikleşmeyle, ulusal bilincin gelişmesiyle, sanayileşmeyle, kalkınmayla, eğitimle, kadın – erkek eşitliğiyle de ilgili egemenlik.

Son yıllarda ulusal egemenliğe ilişkin tartışmalarda akıl ve bilim dışı sözlere tanık olduk. “Laik devlet için ölen Mehmetçik, şehit sayılır mı” sorusu tartışıldı ekranlarda. Birkaç yıl önce “milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına alan”, “Ulus devletle hesaplaşmanın vakti geldi” diyen bir iktidara; laiklik olmadan demokrasinin olabileceğini düşünen siyaset bilimcilere, toplumbilimcilere sahibiz.

EMPERYALİZM, ULUSAL EGEMENLİĞİN DÜŞMANIDIR

Egemenlik; ulusla, uluslaşmayla, yurttaşlıkla, ulus bilinciyle yakından ilgili. Bunlar olmayınca egemenlik de olmuyor, bağımsızlık da. Özgürlük ve kadın – erkek eşitliği gelişmiyor. Örneği çok. Onca zenginliğine karşın Suudi Arabistan mesela. Her türlü gericiliği desteklediği gibi, ABD emperyalizminin Körfez’deki uzantısı olarak hareket ediyor. ABD de İslami rejimlerden demokrasi çıkmayacağını iyi bildiğinden ve onları emperyalist amaçları için kullandığından, laik Cumhuriyet modeliyle İslam dünyasında tek olan Türkiye’de demokrasi çıtasının düşürülmesine dışarıdan büyük destek veriyor. Başarılı da oluyor. Darbelere, darbecilere, 12 Eylül’ün darbeci paşalarına övgüler düzen, yasakları savunan siyasetçilere verdiği desteği biliyoruz. FETÖ, PKK, PYD, YPG gibi terör örgütlerinin arkasındaki en büyük güç de ABD. İktidarın, Büyük Ortadoğu Projesi’yle (BOP) övündüğü günlerde, ABD de Türkiye için “ılımlı İslam demokrasisi” diyordu.

Küreselleşme süreci de ulusal kimliği, yurttaşlık bağını, sınıf siyasetini zayıflattı, zayıflatıyor. Etnik, dinsel, mezhepsel aidiyetleri, kimlik siyasetini özendiriyor, öne çıkarıyor. Ulusal egemenliği aşındırıyor. Emperyalizmin bu politikalarına solculuk, özgürlükçülük, sivil toplumculuk, insan hakları adına destek veren çok yazar, yayınevi, gazete, dergi, siyasetçi, meslek odası yöneticisi, sendikacı var ülkemizde. Akıl ve bilimi egemen kılmanın ne kadar zorlu bir çaba gerektirdiğini bilmeyen; Aydınlanma Devrimi’nin değerlerini içselleştirmemiş; Cumhuriyetin ve yurttaşlığın bilincine varmamış; laikliğin önemini kavramamış kişilerin; hiç utanmadan solda geçinmesi ve soldan geçinmesine alıştı Türk siyaseti maalesef.

Kısacası, ulusal egemenliğe kıskançlıkla sahip çıkmadan bağımsızlık, özgürlük, hukuk, eşitlik, üretim ekonomisi ve onurlu dış politika mümkün olmuyor.

editör

Recent Posts

Toplum Sermayesi – Takım Sermayesi

    İskender Öksüz, 23 Eylül 2023 A ülkesi ile B ülkesi. İkisinin de nüfusu…

7 ay ago

Niçin gelişmiş ülke değiliz?

      İskender ÖKSÜZ, 21 Eylül 2023   Kendimi bildim bileli aklımdaki, yüreğimdeki soru…

7 ay ago

Kutlu yolda yürüyenlerin derneği Dilde Fikirde İşte Birlik Yolu Derneği 3. Olağan Genel Kurulu

Kutlu yolda yürüyenlerin derneği Dilde Fikirde İşte Birlik Yolu Derneği 3. Olağan Genel Kurul Toplantısını…

2 sene ago

GÖRKEMLİ KONSER

Dilde Fikirde İşte Birlik Yolu Derneği Kutlu Yol Türk Halk Müziği Topluluğu 04 Haziran 2022…

2 sene ago

3. Olağan Genel Kurul Toplantısı Duyurusu

  3. Olağan Genel Kurul Toplantısı Duyurusu DERNEK YÖNETİM KURULU KARARI KARAR TARİHİ : 14…

2 sene ago

Ulus devlete veda mı?

          Servet AVCI Okuyucularımızın affına sığınarak zaruri bir hatırlatma yapalım: Bu…

2 sene ago